çok yüksek - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

çok yüksek



Bedeutungen von dem Begriff "çok yüksek" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 15 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
çok yüksek towering adj.
çok yüksek very-high adj.
çok yüksek sky-high adj.
çok yüksek ultrahigh adj.
çok yüksek very high adj.
çok yüksek astronomic adj.
çok yüksek astronomical adj.
çok yüksek taunt adj.
çok yüksek supereminent adj.
çok yüksek superhigh adj.
çok yüksek distinct adj.
Trade/Economic
çok yüksek exorbitant adj.
Technical
çok yüksek ultrahigh adj.
Music
çok yüksek fortississimo adj.
Archaic
çok yüksek topless adj.

Bedeutungen, die der Begriff "çok yüksek" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 197 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
çok yüksek ısı white heat n.
çok yüksek bina high rise building n.
çok yüksek ses stentorian n.
çok yüksek sıklık very high frequency n.
çok yüksek düşünce bathos n.
sıradan görünüşünün aksine çok yüksek motor gücüne sahip araç sleeper car [us] n.
sıradan görünüşünün aksine çok yüksek motor gücüne sahip araç q-car [uk] n.
çok yüksek apartman tower n.
çok yüksek ses earful n.
sürekli ve çok yüksek ses banging n.
belirsiz fakat çok yüksek miktar hundred n.
eskiden giyilen çok yüksek topuklu bir kadın ayakkabısı chioppine n.
çok büyük borulara sahip yüksek sesli bir org great n.
hafif yapılı çok yüksek bir fayton çeşidi spider n.
hafif yapılı çok yüksek bir fayton çeşidi spider phaeton n.
çok yüksek sesle ağlamak squall v.
çok yüksek sesle konuşmak talk pedantically v.
yüksek sesle ve çok konuşmak noise v.
çok yüksek görünmek hulk v.
çok yüksek rütbe vermek overtitle v.
çok yüksek sesle konuşan vociferous adj.
çok/yüksek değerli high-valued adj.
çok yüksek sesli earthshaking adj.
çok yüksek sesli earth-shaking adj.
çok yüksek (bisiklet gidonu) high-rise adj.
çok yüksek sesle konuşan multivocal adj.
çok yüksek sesle konuşan flannelmouthed adj.
çok yüksek kaliteli superquality adj.
çok yüksek derecede sky-high adv.
Phrasals
(çok yüksek sesle) şarkı söylemek pound out v.
Colloquial
engel olunamayan çok yüksek sesli ve şiddetli hapşırık juggersnot n.
çok yüksek ücret slug [australia/new zealand] n.
çok büyük/yüksek olasılıkla/ihtimalle a pound to a penny expr.
çok yüksek ihtimalle a good bet expr.
çok yüksek ihtimalle ten to one expr.
çok yüksek (fiyat) over the odds expr.
Idioms
çok yüksek bir pozisyon the stratosphere n.
çok yüksek fiyat fancy price n.
kazanma şansı çok yüksek a safe bet n.
kazanma şansı çok yüksek a sure bet n.
iyi/yüksek notlar almak için çok çalışan öğrenci marksman n.
mal arzının talebe göre yüksek olduğu, dolayısıyla fiyatların düşük ve seçeneğin çok olduğu piyasa a buyer's market n.
çok büyük/yüksek olasılıkla/ihtimalle (bir şey olacağını veya durumun öyle olduğunu) düşünmek bet (someone) a pound to a penny v.
çok yüksek yerlerde adamı olmak have a friend at court v.
söz konusu işi yüksek standartlarda yapan kendinden önceki çalışanın seviyesine ulaşabilmek için çok sıkı çalışmak have big shoes to fill v.
sesi çok yüksek olmak assault the ear v.
(bebek) çok ve yüksek sesle ağlamak have a good pair of lungs v.
(bebek) çok ve yüksek sesle ağlamak have a fine pair of lungs v.
özgüveni çok yüksek olmak have (a lot) of bottle v.
çok yüksek olmak (ses) part (one's) hair v.
çok yüksek bir ses çıkarmak/gürültü yapmak make the welkin ring v.
başarma şansı çok yüksek olmak be in with a shout v.
kazanma şansı çok yüksek olmak be in with a shout v.
(bir şeyi/bir şeyi yapmayı) başarma şansı çok yüksek olmak be in with a shout (of something/of doing something) v.
(bir şeyi) kazanma/yapma şansı çok yüksek olmak be in with a shout (of something/of doing something) v.
özgüveni çok yüksek olmak have a lot of bottle v.
özgüveni çok yüksek olmak show a lot of bottle v.
özgüveni çok yüksek olmak have bottle v.
özgüveni çok yüksek olmak show bottle v.
çok yüksek fiyatlı higher than a cat's back adj.
en çok/fazla/yüksek to beat all adv.
çok yükseğe/yüksek as high as the sky expr.
çok yükseğe/yüksek high as a kite expr.
çok yükseğe/yüksek high as the sky expr.
(birinin/bir şeyin) bu şartlarda başarılı olma olasılığı çok yüksek the cards are stacked in (someone's or something's) favor expr.
(birinin/bir şeyin) bu şartlarda başarılı olma olasılığı çok yüksek the odds are stacked in favor of (someone or something) expr.
çok yüksek meblağ arm and a leg expr.
başarma şansı çok yüksek in with a shout expr.
kazanma şansı çok yüksek in with a shout expr.
Formal
(ölene ağıt yakarken) çok sayıda insanın eş zamanlı bağırmasıyla oluşan yüksek sesli feryat conclamation n.
Speaking
iq seviyem çok yüksek I have a very high iq expr.
Trade/Economic
fiyatların çok yüksek olduğu piyasa grey market n.
kısa zaman içinde yüksek volatilite ile birlikte fiyatlamanın çok kısa bir sürede dip seviyeye gelmesi flash crash n.
çok yüksek faiz oranlarıyla borç veren kimse loan-shark n.
(şirketin) adi hisse sermayesine nazaran çok yüksek oranda borç senetleri ve imtiyazlı hisse senetlerine sahip olmasına sebep olmak overgear v.
(daha yüksek kazanç sağlamak için) çok sayıda kısa pozisyon açmak squeeze the shorts v.
spekülatif yatırım veya hızlı büyüme sonucu çok yüksek getiriler elde eden go-go adj.
çok yüksek kazanç getirebilecek olan riskli yatırım sheep (sky high earnings expectations possibly) abrev.
Law
bir ürünü çok yüksek fiyattan satarak aşırı kar sağlama profiteering n.
Technical
çok yüksek dayançlı çelik ultrahigh-strength steel n.
çok yüksek direnç very-high resistance n.
çok yüksek molekül ağırlıklı polietilen ultrahigh molecular weight polyethylene n.
çok yüksek basınçlı ön türbin superpressure topping turbine n.
çok daha yüksek seviyelerde yapılan örnekleme oversampling n.
çok yüksek molekül kütleli polietilen kalıplama malzemesi ultra-high-molecular-weight polyethylene moulding material n.
çok yüksek basınç kısmı superpressure section n.
çok yüksek molekül ağırlığı ultrahigh-molecular-weight n.
çok slotlu yüksek hızlı devre anahtarlamalı seyyar veri istasyonu high-speed circuit switched data multi-slot mobile station n.
çok yüksek frekans superhigh frequency n.
çok yüksek frekans bantları very-high frequency bands n.
çok yüksek basınçlı santrifüj pompa superpressure centrifugal pump n.
çok yüksek mol kütleli polietilen kalıplama ve ekstrüksiyon malzemeleri ultra-high-molecular-weight polyethylene molding and extrusion materials n.
çok yüksek vakum ultrahigh vacuum n.
çok yüksek mukavemetli çelik ultrahigh-strength steel n.
çok yüksek güçlü elektrik ark ocağı ultrahigh power electric arc furnace n.
çok yüksek sıklık ultrahigh frequency n.
çok yüksek frekans very high frequency n.
çok yüksek basınç super-pressure n.
çok yüksek sıklık ultra high frequency n.
çok yüksek frekans very-high frequency n.
çok yüksek gerilim very-high voltage n.
çok yüksek dayançlı kalıp bileşiği extra high strength molding compound n.
çok yüksek molekül ağırlıklı polietilen uhmw polyethylene n.
çok yüksek dayançlı çelikler extra high strength steels n.
çok yüksek sıklık very high frequency n.
çok yüksek güçlü trafo ultrahigh power transformer n.
çok yüksek güç ultrahigh power n.
çok yüksek kerteli arılık ultrahigh purity n.
çok yüksek basınçlı türbin superpressure turbine n.
çok yüksek voltaj very-high voltage n.
çok yüksek frekans extremely high frequency n.
suda çözünebilen çok yüksek molekül ağırlıklı organik polimerler kullanılarak taneciklerin bir araya getirilmesi işlemi flocculation n.
tek konuşuculu ve çok dinleyicili yüksek hızlı iletim single talker and multiple listener high-speed transmission n.
tek bantlı yüksek mekansal çözünürlükteki görüntünün çok bantlı yüksek spektral çözünürlüğe sahip görüntü ile birleştirilmesi pansharpening n.
tek bantlı yüksek mekansal çözünürlükteki görüntünün çok bantlı yüksek spektral çözünürlüğe sahip görüntü ile birleştirilmesi pan-sharpening n.
çok yüksek frekans ehf (extremely high frequency) n.
çok yüksek gerilim ehv (extra-high voltage) n.
çok yüksek voltaj ehv (extra-high voltage) n.
çok yüksek sıcaklıklarda laboratuvarda üretilen incelikli metal formu protometals n.
çok yüksek frekanslı extremely high frequency adj.
çok yüksek frekans vhf abrev.
Informatics
çok yüksek frekans very high frequency n.
Telecom
çok yüksek hızda tümleştirme very high-speed integration n.
çok yüksek hızlı sayısal abone very high speed digital subscriber n.
çok yüksek frekans very high frequency n.
çok yüksek hızlı omurga şebeke hizmeti very high speed backbone network service n.
çok yüksek hızlı tümleşik devre very high speed integrated circuit n.
çok yüksek bit hızlı sayısal abone hattı very high bit rate digital subscriber line n.
çok yüksek hızlarda veri iletimi sağlayan bir dijital iletişim aracı atm n.
çok yüksek kazanımlı antenler very high gain antennas n.
Electric
çok yüksek frekans extremely high frequency n.
çok yüksek gerilim very high tension n.
Television
çok yüksek frekanslar very high frequency n.
çok yüksek frekanslar ultra high frequency n.
Radio
çok yüksek frekans very high frequency n.
Architecture
özellikle tam orta kısmı çok yüksek olan tavan cathedral ceiling n.
Construction
çok katlı ve yüksek bina bloğu high-rise n.
çok katlı ve yüksek bina bloğu tower block n.
Automotive
çok yüksek frekans very high frequency n.
Aeronautic
çok yüksek frekanslar extremely high frequencies n.
çok yüksek frekans very high frequency n.
Marine
denizcilikte ve havacılıkta kullanılan çok ayrıntılı ve kesinliği yüksek harita chart n.
çok soğuk havalarda giyilen yüksek, izolasyonlu, su geçirmez bir bot pac n.
direkleri çok yüksek olan (yelkenli gemi) lofty adj.
Mining
bazen prizmatik mavi ışıltılı olan çok yüksek dereceli saf beyaz bir elmas river n.
Medical
bir canlının çoğalma oranının çok yüksek olması superfecundity n.
çok yüksek doz vitamin verilerek yapılan tedavi megavitamin therapy n.
Physiology
çok yüksek kapasitede çalışan (tiroit bezi, böbrek üstü bezi, sinir sistemi) overactive adj.
Pathology
çok yüksek tansiyonlu entonic adj.
Food Engineering
çok yüksek sıcaklık ultra high temperature n.
çok yüksek sıcaklıkta işlem ultra-high temperature processing n.
çok yüksek sıcaklıkta işleme ultra-high temperature processing n.
çok yüksek sıcaklıkta işlem ultra-heat treatment n.
çok yüksek sıcaklık yöntemi ultra-high temperature method n.
çok yüksek sıcaklıkta işleme ultra-heat treatment n.
çok yüksek sıcaklıkta işleme uht abrev.
çok yüksek sıcaklıkta işlem uht abrev.
Gastronomy
çok yüksek alkol oranına sahip yeşil renkli bir içki absinthe n.
çok yüksek alkol oranına sahip yeşil renkli bir içki green fairy n.
yüksek kaliteli etlere göre daha çok yağsız kası ve daha az yağı bulunan (et) good adj.
Math
çok değişkenli fonksiyonun en yüksek ve en düşük değerlerini bulmak için kullanılan teknik optimization n.
çok değişkenli fonksiyonun en yüksek ve en düşük değerlerini bulmak için kullanılan teknik optimization n.
çok değişkenli fonksiyonun en yüksek ve en düşük değerlerini bulmak için kullanılan teknik optimisation n.
Physics
çok yüksek enerjili hard adj.
Chemistry
çok yüksek mol kütleli polietilen kalıplama bileşimi ultra-high molecular weight polyethylene moulding composition n.
Botanic
abd'nin orta kesimlerinde ve doğusunda yetişen büyük çiçekli ve yenilebilir tohumlara sahip çok yüksek ve çok yıllık bir bitki tall sunflower n.
abd'nin orta kesimlerinde ve doğusunda yetişen büyük çiçekli ve yenilebilir tohumlara sahip çok yüksek ve çok yıllık bir bitki giant sunflower n.
abd'nin orta kesimlerinde ve doğusunda yetişen büyük çiçekli ve yenilebilir tohumlara sahip çok yüksek ve çok yıllık bir bitki helianthus giganteus n.
abd'nin orta kesimlerinde ve doğusunda yetişen büyük çiçekli ve yenilebilir tohumlara sahip çok yüksek ve çok yıllık bir bitki indian potato n.
kuzey yarımkürenin ılıman bölgelerinde özellikle yüksek irtifalarda yetişen bodur beyaz çiçekli çok yıllık bir bitki alpine cress (cardamine bellidifolia) n.
kuzey yarımkürenin ılıman bölgelerinde özellikle yüksek irtifalarda yetişen bodur beyaz çiçekli çok yıllık bir bitki alpine bitter-cress n.
pasifikteki yüksek yağışlı tropik bölgelerde yetişen çok büyük yapraklı ilkel bir eğrelti otu angiopteris n.
pasifikteki yüksek yağışlı tropik bölgelerde yetişen çok büyük yapraklı ilkel bir eğrelti otu giant fern (angiopteris evecta) n.
Education
çok güvenilen (yüksek güvenilirlikli) sponsorluk statüsü highly trusted sponsor status n.
Environment
çok yüksek dalga extra-high wave n.
çok yüksek gel-git extra-high tide n.
çok yüksek radyasyon alanı very high radiation area n.
Meteorology
geliştirilmiş çok yüksek çözümlemeli radyometre advanced very high resolution radiometer n.
Geology
(kayaçlarda) çok yüksek oranda magnezyum ve demirden oluşan ultramafic adj.
Military
çok amaçlı dört çekerli yüksek performanslı askeri araç humvee n.
çok amaçlı dört çekerli yüksek performanslı askeri araç high mobility multipurpose military vehicle with four-wheel drive n.
yüksek performanslı çok amaçlı araç high-mobility multipurpose wheeled vehicle n.
yüksek infilak maddesinin tam ortasında çok tabakalı bir yapıdan meydana gelen patlayıcı fitil mild detonating cord n.
çok amaçlı dört çekerli yüksek performanslı bir askeri araç markası humvee® n.
çok amaçlı dört çekerli yüksek performanslı bir askeri araç hum-vee n.
çok yüksek ses çıkarmak poop v.
Basketball
çok yüksek tempoda oynayıp ilk fırsatta atış yapma run and gun n.
Music
çok büyük borulara sahip yüksek sesli bir org great organ n.
çok yüksek şekilde fortississimo adv.
Photography
çok kısa süre için yüksek yoğunluklu ışık üreten elektrik lambası flash lamp n.
Slang
çok yüksek hızlar yapabilen araba hauler n.
çok yüksek hızlar yapabilen araba haulier n.
sınavdan çok yüksek bir not almak ace an exam v.
kafası çok yüksek snaved-in adj.
kafası çok yüksek snaved in adj.
kafası çok yüksek snaved adj.
sinyal seviyesi çok yüksek ve arızaya neden olabilir in the red expr.